25 Temmuz 2012 Çarşamba

Hayata Eksik Kalan Rüya…


Kaçmak isteyen bir rüyayı yakaladım. Uzaktasın, göremediğim bir zamandaki fotoğraftasın… Hissedemediğim bir nefes… Bugün sadece bir gün, sensizliğin olduğu bir ev, bomboş adımlarım ve karanlık zarflar, içi boşlukla kaplı yapraklarsın, dilediğim renk sensin ve yalnızca sensizliğin olduğu bir boyama kitabı, anlamsız bir sayfa numarası, Renk adına tek şey boşluk, uzaklara doğru koşup uyanıyorum ve bir adım daha atıyorum. Bu kez gerçekten hayattayım ama renk, nerede olursa olsun sensizlikle dolu...

 Hayatın sonsuz sayıdaki anları size bazen bir rüyadaki fotoğrafla çıkış yolunu hatırlatır. Bir anı yakalamak zorunda olduğunuzda, o güdüyü hissettiğinizde, yalnızca o fotoğrafı tanır, yalnızca onu hissedersiniz. Bir gülüş ya da aynadaki sadece bir saniyelik yansıması korkularınızı gün yüzüne çıkarır. Bu bir kâbus olabilir. Mantık aranmaz bu harfin içinde ama cümleyi yaşatır size. Bir hediyedir o fotoğraf. Gülümsemesini yaşadığınız o kare, yalnızca o basit aynadaki tek saniye... Senelerce her an sizinledir, rengi hep onun olmadığı tonları ifade eder. Hayatın durduğu renkleri…

Zihin...
Sebepleri sorgular durur zihniniz, aynaya baktığınız her anda ve yaşadığınız ama sadece bir görüntü olduğunu düşündüğünüz, düşündürmenin ötesine geçtiğinde üzüldüğünüz ve gözleriniz hayatı görmek istemez, zihniniz olanları yere fırlatmak, unutmak ister. Kimbilir belki radyodaki şarkıda, beraber adım attığınız apartman merdiveninde, onu ilk öptüğünüzde tattığınız utangaç kalp atışında yaşar ve dönersiniz tüm dünyayla, ama tek farkla: Yaşamaya, nefesi tatmaya az gelecek-eksik kalacak- bir şekilde.