Kaçmak isteyen bir rüyayı yakaladım. Uzaktasın, göremediğim
bir zamandaki fotoğraftasın… Hissedemediğim bir nefes… Bugün sadece bir gün,
sensizliğin olduğu bir ev, bomboş adımlarım ve karanlık zarflar, içi boşlukla
kaplı yapraklarsın, dilediğim renk sensin ve yalnızca sensizliğin olduğu bir
boyama kitabı, anlamsız bir sayfa numarası, Renk adına tek şey boşluk, uzaklara
doğru koşup uyanıyorum ve bir adım daha atıyorum. Bu kez gerçekten hayattayım
ama renk, nerede olursa olsun sensizlikle dolu...
Hayatın sonsuz sayıdaki anları size bazen bir rüyadaki fotoğrafla
çıkış yolunu hatırlatır. Bir anı yakalamak zorunda olduğunuzda, o güdüyü
hissettiğinizde, yalnızca o fotoğrafı tanır, yalnızca onu hissedersiniz. Bir
gülüş ya da aynadaki sadece bir saniyelik yansıması korkularınızı gün
yüzüne çıkarır. Bu bir kâbus olabilir. Mantık aranmaz bu harfin içinde ama
cümleyi yaşatır size. Bir hediyedir o fotoğraf. Gülümsemesini yaşadığınız o
kare, yalnızca o basit aynadaki tek saniye... Senelerce her an sizinledir,
rengi hep onun olmadığı tonları ifade eder. Hayatın durduğu renkleri…
Zihin...
Sebepleri sorgular durur zihniniz, aynaya baktığınız her
anda ve yaşadığınız ama sadece bir görüntü olduğunu düşündüğünüz, düşündürmenin
ötesine geçtiğinde üzüldüğünüz ve gözleriniz hayatı görmek istemez, zihniniz
olanları yere fırlatmak, unutmak ister. Kimbilir belki radyodaki şarkıda,
beraber adım attığınız apartman merdiveninde, onu ilk öptüğünüzde tattığınız
utangaç kalp atışında yaşar ve dönersiniz tüm dünyayla, ama tek
farkla: Yaşamaya, nefesi tatmaya az gelecek-eksik kalacak- bir şekilde.