Farklı olmak neden bu kadar zor? Cevaplarına değiniyorum.
Müziği deneysel bir biçimde yaşatmak müzisyenin elinde;
ancak değişim pek zor bir şeydir ki popüler kültürün ağır bastığı bir dünyayla
bir arada düşünüldüğü zaman çok daha kaçınılmaz bir zorluk düzeyine ulaşır.
Örneklerine erişmek için bazı alt maddeler geliştirilebilir deneysel müzik ya
da müzikte deney için.
1980’lerde Depeche Mode sound’undaki gibi sesin farklı
aşamalarına erişmek amacıyla duvarlara çarpttırılan nesnelerden elde
edilmesinin yerini günümüzde mega-dijital alt yapılar almış durumda. Teknoloji
elbette müzikal sonuçlar için gelinebilecek sınırları zorluyor, peki sonuçlar;
aynı müzik alt yapıları ile oluşturulmuş, aynı bakış açısından öteye
geçirilmekten korkulan bir hedef kitleye sunulan sözüm ona popüler müzikler. DJ
seti ya da bir Apple MacBook Air’le elde edilen ses, müzikal detaylara
erişirken daha fazla normale, benzere dönüyor artık. Gün geçtikçe daha normale.
Yani deneysele aykırı müzik sürekli olarak ve her ülkeden söz birliği
etmişcesine yükseliyor. Aslında sonsuzluğa giden bir doğru üzerinde seyrediyor.
Global Benzerlikler
Günümüzün en popüler söylemi globalite; hep bir ağızdan,
insanoğlunun bir tıkla tüm dünyaya erişilebilme özelliğinden bahsediliyor. Evet,
insan yeni bir özellik kazandı, tüm dünyaya tek tıkla erişebilmek. Dünyanın bir
numaralı multimedya hazineleri Apple iTunes ve Youtube’da herhangi bir müzik
adı ya da sanatçı adını yazmanın sonuçları size aradığınız her kimse, her kimin
ürettiği müzikse o anda sunulması şeklinde. Ancak dikkatinizi çekiyor mu?
Birbirlerine ne kadar benziyorlar. Aynı gitar riflerinden söz ediyorum evet,
aynı ritmlerden, aynı bateri dizilişlerinden, aynı setlerden, klişelerden. Bir
adım ötesine ne zaman geçilecek? Radiohead’in Kid A albümünde denediği müziği
neden daha fazla insan deneyemiyor. Farklı olmak neden bu kadar zor?
İnsan Algısı
İnsan algısına yönelik müzik, her zaman üzerinde durulan
müzik şeklini belirledi. Uzun yıllardır, aynı türden tonların, ritmlerin
üzerinde dolanılması bu yüzden. Evet dolanmak, bir sarmalla adeta hareketsiz
kalmak bu. İnsan, yeni bir şeyle karşılaştığında kabul edebilme aşamalarını,
zihinsel alt yapısının yeniliğe karşı korunaklı oluşundan ötürü kolaylıkla
aşamaz. Genelde hiç aşamaz. Bu nedenle müzik prodüktörleri ve onların
yardımcıları basit ve birbirine benzer müzikler etrafında müzisyenleri döndürür
durur. Sarmal şeklinde yani.
Para
Her kesime hitap etmenin bu denli zor olduğu günümüzde
kısıtlı kitlelere hitap etmek dururken risk almak niye? Bu sorunun yanıtı
müzisyen için olduğu kadar prodüktör, miks mühendisi, menejerler, dağıtım
kanalları içinde aynıdır: Niye risk alalım ki. Hali hazırdaki müziğe uyum
sağlamış insanları farklı deneylerle buluşturmanın zamanı gelmedi mi? Bu soru
müzik dünyası için Stanley Kubrick filmlerindeki gibi fantastik kalıyor. Bir
devinimin eleştirisi gibi ama yalnızca izlenen türden yani. Eğer geldiyse uyum
için aşılacak bu özel zaman, birçok müzisyen ve arkasındaki sahne için finansal
karlılığı zora sokacaktır. Bu basit matematikten yola çıkan müzik döngüleri
deneylerden uzakta kalmayı tercih ederler. Tüm dünyada böyle ve elbette
ükemizde de.
Zaman
Kreatif duygularına dur demek istemeyen bazı müzisyenler
deneysel çalışmalar yapmaktadır. Bunları izlediğinizde klişenin ne kadar sıkıcı
olduğunu fark ederken bir yandan da alışma güçlüğü yaşarsınız. Zihninizden
çıkacak kelime: “İlginç” olacaktır. Devamını getirmekse elbette alışma
güçlüğünüzün sonrasıda belirir. Kulağınızdakini popülist yaklaşım olarak
değerlendirmek, çok kaçamak bir değerlendirme olan “sanatsal” olarak tanımlamak
size kalmıştır.
Artık dönüşümde music time’ın zamanı gelmedi mi?
Yanıtları aramaya devam edeceğiz.