4 Temmuz 2012 Çarşamba

İnsanoğlunun Anlam Habitatı ve Sebep-Sonuç İlişkisi

İnsan, modern davranışlarına 50.000 yıl önce kavuşmuştur. Dik duruşa, görece gelişmiş bir beyine, soyut düşünme ve konuşma yeteneklerine sahiptir. Kendisinin farkında olması, rasyonelliği ve zekası gibi üst düzey seviyede düşünmesini sağlayan özellikleri, insanı diğer canlılardan ayıran özellikler olarak sayılmaktadır. Habitat ise bir organizmanın yaşadığı ve geliştiği yerdir. Düşünce ve anlam habitatı kavramı ise insanlığın günümüzden 16.000 yıl öncesine dair karbon bulgular sunan Fransa'daki Cro Mağarası'ndaki ilk kabile yaşantısına dair izlerle ilişkilendirilebilir. Düşüncenin ve anlamın sorgulanmaya başladığı tarih hiç bir zaman bilinemese de bir gelişim ve yaşam özelliğine sahip olduğu kesindir. Anlamlar, şüphesiz düşünmenin getirdiği insana özgü konuları kapsar. Örneğin; bir beyine sahip deniz canlısında görülen beslenme güdüsü ve bunun yaşamını sürdürmesi için gerektirdiği bir takım avlanma, savunma stratejileri sistematik bir anlam döngüsünü ifade etmez. Eğer ifade etseydi, insanoğlu için de bu tür beslenme, savunma stratejileri maddesel özellik taşımaz ve anlamlı olurdu. Bu örnek kavramlar yaşamın gereklilikleridir ve günümüzdeki modern bir insanın kurabileceği, "ben çocuklarıma bakabilmek için yaşarım" önermesinin aslında "anlam" kavramını taşımadığını ortaya koyar. Peki bu kavram yani düşüncenin ve yaşamın yaşamın gerektirdiği maddesel durumlardan ayırdedici özellikler sergileyen alanını ilgilendiren anlam kavramı ne demektir?

İstanbul'da yaşamını sürdüren bir birey(Biominal adıyla bir Homo-Sapiens)uyanıyor. Amacı, bir para karşılığında belli bir çalışma yaptığı ve bunun için belirli saatlerini kiraladığı(Karl Marx, 1849) bir iş için  daha önceden belirlenen saatlerine başlamak. İlk olarak hazırlanıyor, çünkü insanoğlu, belli amaçlar için hazırlanır. Daha sonra hazırlıklarını tamamlıyor ve işini yapmak için bulunması gerekli yere doğru hareket etmeye başlıyor. Bunun için mali veya başka nedenlerle ulaşım aracı olarak metrobüs kullanıyor. Metrobüs adlı ulaşım aracının  temel özelliği çok yoğun şekilde tercih edilmesinin beraberinde getirdiği ; konforsuz ve rahatsız oluşudur. Ancak bireyimiz bunlara katlanarak işini yapmak için bulunması gereken yere ulaşıyor. Çalışıyor, kendisi için belirlenen kurallar dahilinde para karşılığı yaptığı işleri tamamlama evrelerini sürdürüyor. Bedensel olarak yorgun düştüğü ve enerjisini yitirdiğinin tahmin edildiği anda yine daha önceden belirlenmiş zaman aralığında enerji kazanıp besleniyor. İnsanoğlu, faaliyetlerini sürdürmek için beslenir. Bunun ardından işine geri dönüyor. Kiraladığı çalışma zamanı tamamlanınca bu kez de yaşadığı yere dönmek için harekete geçiyor. Ulaşım aracı kullanıyor. Evine ulaşınca kiraladığı zamanın ve bu kira kapsamına girmeyen ulaşım zamanının temelini oluşturduğu bir günün kalan zamanında dinleniyor, uyuyor...Birey açısından döngüsel olarak örnek durumlar, neredeyse değişmeyen şekliyle devam ediyor.

Anlam kavramına gelindiğinde ise bazı zaman dilimlerinin bireysel zamana ayrıldığı öngörülebilir. Örneğin; metrobüsün içinde konforsuz bir şekilde seyahat eden birey," burada bir insandan çok hayvan gibi seyahat ediliyor" tek yönlü ve içevurumcu agresif düzeyi yüksek önermeyi kurabilir. Bunu anlam kavramı adına gelinen bir başlangıç noktası olarak ele alacağız. Burada insanın "kendi kendiyle düşünsel ve anlamsal paylaşımları"nın bir örneği sunuluyor. Ancak anlamlar, yer aldıkları habitat bünyesinde, yani zihinlerinde, genelde kişilik özellikleri, demografik özellikler hatta beşeri bazdaki özelliklerle ilintili olarak sebep-sonuç ilişkisinin evrelerini tamamlar. Metrobüs örneğindeki gibi bireyin tek yönlü çıkarımı, yalnızca bir anlamsal evrenin kaybolmaya yatkın düzeyini temsil eder. Örnekte yer alan önermenin, " burada bir insandan çok hayvan gibi seyahat ediliyor"un tek bir bireyin anlam habitadında geneli ilgilendiren bir anlam taşımadığı  açıktır. Yani anlamlar, habitat içerisinde yalnızca " stabil olarak kalır" Hint felsefesinin sıklıkla vurguladığı "yol olup akma", anlamların değerlenmesi bunun yanı sıra sonuçsal duruma ulaşması için önemlidir.

Ferhat Verdi, Psikolojik Deneme