Çağımızın en önemli aktivistlerinden Noam Chomsky’nin Medya
Denetimi adlı bir çırpıda silinip süpürülecek boyutlardaki(60 sayfa) kitabı bir
gazetecilik mezunu olarak ilgimi çekti. Medyanın kimi yönleri ile politikanın
yan kolu olma yetisi zaten bildiğimiz konulardan, ancak Chomsky oldukça keskin
ve direkt bir dile sahip olduğu için bu durumu, çok sayıda hasır altı mevzuyla birlikte öylesine güzel
harmanlamış ki akademik bir konu olmasına karşın sürükleyicilik had safhaya taşınmış...
Ne anlatıyor?
Chomsky, daha ilk sayfasında Amerika Birleşik Devletleri’nin
1. Dünya Savaşı sırasındaki tamamen pasivist olan ve savaşa girmek için en ufak
bir neden dahi görmeyen halkın 6 aylık bir probaganda çalışmasıyla Almanları
lime lime etmeye hazır hale dönüşümünü anlatıyor. Keskin bir başlangıç. Probagandanın gücünü yavaş
yavaş okuruna aşılatmayı hedefleyen yazarın ekseni ise çok sayıda
eserinde olduğu gibi ABD. Halkın medyanın ve yüksek profesyonellikteki
halkla ilişkiler endüstrisi için her zaman kolay lokma olduğu, ABD’nin
Dominik Cumhuriyeti, Irak gibi ülkelerdeki dış politika hamlelerinin
-sahip olduğu ülke terorizmi- anekdotuna karşın halkın desteğini arkasına aldığı ve bu konularda harcanan milyar dolarlık
probaganda çalışmalarının etkisi lafı hiç uzatmadan anlatılıyor.
Örneğin İran’la 10 yıla yakın süre savaşan ve bunun
neticesinde bir başarı elde edemeyen Irak’ın 90’larda küresel bir tehtit olarak
adfedilmesi örneğini veriyor Chomsky. Nasıl olurda daha hemen yanındaki İran’ı
alt edemeyen bir ülke dünya barışı için topyekün bir tehtit olur ve ABD’de
‘Irak dünyayı yok etmeden biz onları haklayalım’ bayrağını taşıyarak Irak’a
saldırır? Irak, ABD saldırısıyla darmadağın oldu ve biz tüm bunlarda hep ABD’yi
haklı bulduk… İsrail’in bölgedeki Filistin vahşeti de Chomsky’nin aslında
birçok eserinde de olduğu üzere okları üzerine çekiyor. Yazar, ABD’nin
desteğiyle İsrail’in etrafının kan gölüne dönüşmesi, ülkelerin tüm barışcıl
çabalarına karşın ABD’nin desteğini ardına alan İsrail’in kan dökmeye devam
ediyor oluşunu büyük bir cesaretle anlatıyor. Hemen ardından da Afganistan’a
yapılan saldırıdaki 11 Eylül etkenini de açıyor.
Afganistan meselesi
Afganistan’a ABD’nin ‘bize o teroristleri verin ya da
ülkenizi darmadağın edeceğiz’ tehditini ülke terörü olarak adlandıran Chomsky,
Afganistan’a karşı girişilen saldırıya Türkiye’nin hızla destek çıkmasını da
hedef alarak eleştiriyor. Tüm bu olanların sonucunda ABD’deki büyük gazete ve
TV’lerin halkı/dünyayı parmağında oynatması, ABD’nin sergilediği saldırgan
politikaların dünyanın hiçbir ülkesinde yadırganmayacak seviyede bulunmasını
medyanın olağanüstü gücüne endeksliyor.
Medyanın işini yaptığını ve sektöre harcanan paranın hakkını verdiğini
de vurguluyor. Hedefindeki ise ABD dış politikasındaki canice tutumlar.
ABD gerçekleri
Chomsky, örneğin ABD’de ülke ekonomisinin berbat durumda
olduğu 2000’lerin ilk yarısında Afganistan, ardından Irak’ın hedef alınmasının
bir tür hedef saptırma/halkı uyutma hamlesi olduğunu belirtiyor. Tüm bu olanlara karşın ABD politikasını
eleştiren tek bir doğru dürüst cümlenin dahi olmaması ele alınıyor. Bilindiği
üzere medya tabanında durum genel hatlarıyla bu şekilde gelişmiş, aralarında
sanatçı ve müzisyenlerin de bulunduğu bazı aktivistlerin ABD’nin ‘kan döküyor
olması’ karşıtı hamlelerini eleştiren çalışmaları olmuştu.
Sonuç
Chomsky’nin sadece 60 sayfaya sığdırdığı bu denli başarılı
bir analizi okumak harikaydı. Bazı yönleriyle doğruluğu kanıtlanmamış/yazarın
düşüncesi şeklinde noktalar barındıran çalışmada, ABD dış politikasının dünya
genelinde kabul görüyor oluşunda probaganda ve halkla ilişkiler çalışmalarının
rolü oldukça iyi bir şekilde işleniyor. Özellikle medya ile ilgili eğitim gören
kimselere, etrafında aslında neler döndüğünü merak eden araştırmacı kişiliklere
Noam Chomsky’nin Medya Denetimi adlı kitabını tavsiye ediyorum.
Fiyatı 7,5 TL.
Fiyatı 7,5 TL.